İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 28 Mayıs’tan beri grevde.
DİSK/Genel-İş İzmir 1,2,3 ve 9 No’lu Şubelerin yürüttüğü grev kapsamında binlerce işçi, İzBB Başkanı Cemil Tugay ve belediye yönetiminin yüzde 29,16’lık zam teklifini sefalet ücreti olarak nitelendirerek eşit işe, eşit ücret talebinde bulunuyor.
5 gündür devam eden grev çerçevesinde konuştuğumuz işçiler, özellikle Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın çöp toplaması ile gündeme gelen grev kırıcılığını eleştirerek, halkla karşı karşıya getirilmek istemediklerini söyledi.
‘İŞ ADALETİ SAĞLANSIN İSTİYORUZ’
Grevdeki işçilerinden İsmail, taleplerinin ne olduğunu anlatarak kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini söyledi:
“Bizlerin talebi, aynı işi yaptığımız işçilerle aynı ücretleri almak. Yani bir şekilde iş adaletini sağlamak. Kamuoyuna lanse edilen 80 binler, 90 binler, 100 bin liralık maaş, işverenin ödemekle mükellef olduğu vergiler dahil, her şey dahil rakamlar. Hatta Cemil Tugay, en son bize vermesi gereken iş kıyafetlerini bile bu hesabın içine katıp kamuoyuna böyle duyurmaya başladı. Halkla işçiyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Burada halkla işçi karşı karşıya da gelse şöyle bir durum var: Hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Şöyle taleplerimiz var. Bizim normalde enflasyon farkı zammı almamız lazım ama bir senedir enflasyon zammı almıyoruz. Bir senedir enflasyona ezilmiş durumdayız. Cemil Tugay, bu enflasyon farkını kaldırmayı bile düşünüyor. Yani bizlere iki senelik bir zam vermek istiyor aslında. Asgari ücretin 22 bin lira olduğu yerde ‘bu paraları veremeyiz’ demek, bütün ülke aç yaşasın, sefil yaşasın demekle eşdeğer. Bizim tepkimiz buna. Biz aç ve sefil yaşamak istemiyoruz. Sadece emeğimizin karşılığını istiyoruz. 50 tane maddeden ve yan maddelerden bahsediyor kendisi. Yan madde dediğinin içinde kadınların özel günlerde izin almasıyla devletin ve herkesin verdiği aile yardımı var.
Biz işçiler lehine bir toplu sözleşme değil sanki işveren lehine bir toplu sözleşmeye giriyoruz. Cemil Tugay o zaman kendisine yetki belgesi alsın, maaşlarda devamlı indirime gitsin. Toplu sözleşmemiz buna dönmeye başladı. Biz taleplerimizi kamuoyuyla paylaştık. Bizler Cemil Tugay'ın söylediği gibi, ‘uçuk rakamlar’ istemiyoruz.”
İZMİR HALKININ DESTEĞİNİ BEKLİYORUZ
Grevdeki bir diğer işçi Sevda ise, Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın çöp toplayarak grev kırıcılığı yaptığını söyledi.
Tüm bunlara rağmen sanıldığının aksine halkın önemli bir kesiminden destek aldıklarını belirten Sevda, şunları anlattı: “Sanal medyaya ve bazı haber mecralarına da düştüğü gibi, dün gece Cemil Tugay kendisi ve kurduğu ekibiyle beraber sokağa çıkıp çöp toplamaya çalıştı. Neyse ki sendika bu tür müdahaleleri öngördüğü için alanlardaki grev gözcüleri, sendika şube yönetimine durumu bildirdi. Şube yönetimi 5-10 dakika içinde Cemil Tugay'ın yanına ulaştı ve tepkisini gösterdi. Yaptığının grev kırıcılığı niteliğinde bir durum olduğunu söylediler ama yapılan uyarılara ve o an orada bulunan halkın tepkisine rağmen Cemil Tugay çöp toplamaya, toplattırmaya devam etmek istedi. Geceden beri de hem biz işçilerin hem de İzmir halkının tepkisini çekti bu durum.
Bu sabah yapılan açıklamada da şube yöneticileri Cemil Tugay'ın tavrına yönelik tepki gösterdi. Buna rağmen bu grev kırıcılığını yapmaya devam edeceğini ve buna karşı yapılacak her türlü girişimi engellemeye çalışacaklarını söylediler. Aslında bizi halkla karşı karşıya getirmeye çalışmanın bir ayağı da bu grev kırıcılığını yapmak. ‘Sizin yerinize ben çöp topluyorum, sizin işinizi ben yapıyorum’ diyerek bizi linç ettirmeye ve hedef göstermeye çalışıyor. Başından beri bunu yapıyor ama kamuoyundan da önemli bir destek alıyoruz. İzmir halkının dün gece yaşanandan sonra biz işçilere desteğini daha fazla büyütmesini, biz Büyükşehir Belediyesi işçileriyle dayanışmasını sürdürmesini bekliyoruz.”
‘AK TROLL’ MANTIĞIYLA LİNÇ KAMPANYASI
Grevdeki bir başka çalışan olan Baran Doğan ise, özellikle sanal medyada işçilere yönelen tepkinin tıpkı “Ak Troll” mantığıyla ilerletildiğini söyledi.
İşçilerin esas olarak masaya dönüp bu durumu bir an önce çözmek istediğini vurgulayan Doğan, şunları vurguladı: “Grev süreci 5,5-6 aydır masada yürüttüğümüz bir süreç. Biz masadayken görüşmeler sürekli erteleniyordu. Düzenli olarak görüşme yapılması planlanıyor, sendikadan bize tarih bilgisi geliyorken, o görüşmeler sürekli olarak erteleniyor ve yapılmıyordu. Yapıldığında da zaten uzun bir süre doğru düzgün bir teklifle gelmediler. İlk toplantılarda yüzde 11,46 gibi komik bir teklifle geldiler örneğin. Ki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, 12 Ocak'ta bir konuşmasında, ‘Biz İzmir halkını açlık ve yoksulluk maaşına mahkûm etmeyeceğiz’ mealinde bir açıklama yapmıştı. Yoksulluğu geçtik; asgari ücrete yüzde 30 zammın geldiği ülkede, bunun çeyreği kadar bir rakam önerildi bize. Dolayısıyla bu görüşmeler işçiler açısından hep gerilimli ve güvencesizdi.
Doğru düzgün bir teklif verilmemesine rağmen birbirinden farklı haberler yapılmaya başlandı. Birinde ‘işçiler 113 bin istiyorlar’ deniyordu, diğerinde ‘180 bin lira’, bir başkasında ‘validen fazla maaş istiyorlar’, birinde de ‘yüzde 100 zam istiyorlar’ yazıyordu. Bunların hiçbiri birbirini tutmuyor, hepsi birbirini yalanlıyor. Dolayısıyla işçiye güven vermeyen, halkı da yanlış bir algıya sevk eden, işçiyi halkın önüne atan bir süreç yarattılar.
Dolayısıyla halkın da bu anlamda kafası karışık. Dün biz çöplerin orada nöbet tutarken, başka işçileri getirip kendi bölgelerinin dışındaki yerleri toplatmaya çalıştılar ki bu anayasal olarak suç zaten; bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Biz de dedik ki ‘bunu yapamazsınız, grev kırıcılık yapamazsınız, buna müsaade etmeyiz’. Oradayken de halktan bir sürü insan gelip sordu, biz de asıl durumu söyledik. ‘Niye böyle haber yapıyorlar o zaman’ diye tepki gösterenler de oldu. ‘Biz sizi destekliyoruz’ diyenler de oldu. ‘Sıkıldık bu yalanlardan’ diyenler de vardı. Bize tepki gösterenler de oldu ama yoğun bir tepkiyle mesela Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde olduğum süreçte ben karşılaşmadım, destekçilerimizi daha fazla duydum.
Ama sanal medyaya baktığımızda inanılmaz bir linç kampanyası var. Yılmaz Özdil vesaire gibi, zaten bilinen isimler bir süredir grevimiz hakkında olumsuz yazılar yazıyor. Onun dışındakilere baktığımızda 3 takipçisi olup binlerce kişiyi takip eden, 3 gün, 5 gün, 1 ay önce açılmış, kullanıcı ismi sahte olan, gerçek kişi olmayan isimler tarafından inanılmaz bir linç kampanyası yürütülüyor. AKP'nin yaptığının aynısını şu an CHP tarafından mağduru olduğumuz bir süreç şeklinde yaşıyoruz. A Haber'e söylediği her yalana inanan ‘AK Troller’ gibi şu an Halk TV'nin, Sözcü'nün yaptığı her habere inanan bir işçi düşmanlığıyla karşı karşıyayız. Dolayısıyla bizim için gergin bir süreç. İzmir halkıyla karşı karşıya kalmamaya çalıştığımız, İzmir halkının mağdur olmasını istemediğimiz bir sürecin içindeyiz. Bunun çözülmesi için de bir an önce masaya dönülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu mesele masada çözülmeli.”