GÖRÜNTÜLÜ

Bir yıl geçti: Ne yaralar sarıldı ne de adalet yerini buldu!

Şemrex ile Xana Axpar köylerinde çıkan ve on beş kişinin yaşamını yitirdiği yangının üzerinden bir yıl geçti. Aradan geçen zamana rağmen adaletin yerine ulaşmadığını belirten Kelekê köylüleri, “Acımızla baş başa bırakıldık, yaralarımız sarılmadı" dedi.

Geçtiğimiz yıl 20 Haziran’da, Amed'in Xana Axpar (Çınar) ilçesine bağlı Tobînî (Köksalan) köyünden başlayarak Mêrdîn’in Şemrex (Mazıdağı) ilçesine kadar yayılan ve on beş kişinin yaşamını yitirmesine neden olan yangının üzerinden bir yıl geçti. Elektrik direkleri nedeniyle çıkan ve rüzgârın da etkisiyle giderek yayılan yangına, havadan müdahale saatlerce yapılmadı. Ambulansların yetersiz kaldığı bölgede, halkın ve siyasetçilerin çağrılarına rağmen havadan müdahale, köylülerin cenazelerini gömdüğü sabah saatlerinde yapılmaya başlandı.

Yangının hem maddi hem de manevi anlamda büyük zarar verdiği köylerde elektrik ve su sorunları yaşanmaya devam ederken, köylüler ise zararlarının karşılanmadığını ve yaralarının sarılmadığını ifade etti.

20 Haziran günü, akşam saat 22.00 sularında elektrik tellerinin kopması sonrası başlayan yangın, rüzgârın da etkisiyle kısa sürede yayıldı. Yangın, Amed’in Xana Axpar ilçesine bağlı Tobînî köyünden başlayarak Herberê  (Yazçiçeği), Bağrık ve Botika (Ağaçsever) ile Mêrdin’in Şemrex ilçesine bağlı Kelekê  (Yücebağ), Şevaşî (Şenyuva) ve Dirine (Yetkinler) köylerine yayıldı. Yangında aralarında biri çocuk, ikisi kadın olmak üzere on beş kişi yaşamını yitirdi. Yine binlerce dönümlük ekili arazi küle dönerken, bine yakın küçükbaş hayvan öldü.

Halkın elektrik direklerini işaret etmesine ve bölgede elde edilen fotoğraflara rağmen DEDAŞ olaya dair herhangi bir sorumluluk üstlenmedi.

Konuya dair başlatılan soruşturmada elde edilen dört bilirkişi raporuna rağmen, soruşturmada bir yıl boyunca ilerleme sağlanamadı. Faillerin hâlâ cezalandırılmadığı soruşturma dosyası devam ederken, köylüler adalet taleplerini yineliyor.

Yaşanan yangında on kişinin yaşamını yitirdiği Şemrex’e bağlı Kelekê köyünde büyük bir hüzün ve sessizlik hâkim. Aradan geçen bir yılda adaletin sağlanmadığına dikkat çeken köy sakinleri, yangından sonraki bütün bayramlarını ise "kara bayram" olarak nitelendiriyor.

Yangında iki kardeşini ve çok sayıda akrabasını kaybeden Sadık Demir, yaşadıkları büyük acıyı ve olayın ihmaller zincirini gözyaşları içinde anlattı. Demir, “Bu yangının neden çıktığını, kimlerin sorumlu olduğunu öğrenmek istiyoruz. Bizim başka bir talebimiz yok, sadece adalet istiyoruz” dedi.

'RÜZGARLA BİRLİKTE YANGIN BİR ANDA HER YERE YAYILDI’

Sadık Demir, o karanlık günü şu sözlerle anlattı:

“O gün evde çay içiyorduk. Bir anda büyük bir patlama sesi duyduk. Ardından alevler her yeri sardı. İki kardeşim ve kuzenlerimle dışarı fırladık. Karşı köyde iki çobanın yangının ortasında kaldığını görünce yardıma koştuk. Traktöre binip yangın bölgesine ilerledik, ancak rüzgarla büyüyen alevler kısa sürede tüm motoru sardı. Araçta bulunan sekiz kişinin çoğu ya hayatını kaybetti ya da ağır yaralandı.”

Yangının giderek büyümesiyle geri dönmek zorunda kalan Sadık Demir, kadın ve çocukları yangın bölgesine gitmekten alıkoyduğunu, annesini bir araca bindirerek uzaklaştırdığını, kendisinin de halasıyla birlikte bir soğan tarlasına sığınarak hayatta kaldığını anlattı.

'KARDEŞLERİMİN YANDIĞINI BAŞIMI KALDIRDIĞIM AN ANLADIM’

Sadık Demir, yangın sonrası yaşanan kargaşayı ise şöyle aktardı:

“Kardeşlerimin adlarını bağırarak yanan bölgeye koştum. Yol boyunca çok sayıda ağır yaralı vardı. Yanlarına bir şişe suyla gittim. Tanınmayacak haldeydiler, üzerlerinde sadece kemerleri kalmıştı. Diğer köylüler, kardeşimin cenazesini kendi cenazeleri sanıp götürmüşler. Tarlada yaklaşık altı saat onu aradım. Babam, hastanedeki morgda kardeşimi parmaklarından teşhis etti.”

Demir, yangın sırasında ambulansların köy içine hiç girmediğini, cenazeleri ve yaralıları traktörlerle yol üzerine taşıyıp ambulanslara ulaştırdıklarını söyledi. Ayrıca hastanede yanık ünitesi olmadığını, doktorların sadece sevk işlemi yaptığını belirtti.

'HELİKOPTERLER REKLAM İÇİN GELDİ, BİZ CENAZELERİ TAŞIRKEN ÜSTÜMÜZDEN GEÇTİLER’  

Demir, yangına geç müdahale edildiğini, helikopterin ancak ertesi sabah cenazeler sevk edilirken geldiğini belirtti:

“İtfaiye geç geldi, helikopter ise ancak sabah başımızdan uçup geçti. Sadece görüntü vermeye geldiler. Eğer zamanında gelseydi, belki bu kadar çok kişi ölmezdi.”

'DAVAYI UNUTTURMAK İSTİYORLAR’

Olayla ilgili dava sürecinin ilerlemediğini de ekleyen Sadık Demir, şunları kaydetti:

“Bir sene geçti ama mahkemede hiçbir ilerleme yok. DEDAŞ, halkı korkutmakla meşgul. Yangının çıkış sebebini ve sorumluları öğrenmek istiyoruz. Bu davayı unutturmak istiyorlar. Olayın yaşandığı gün, jandarma ve özel harekât Köksalan Köyü’nden ayrılmadı. Demek ki bir şey buldular ama biz hâlâ gerçeği bilmiyoruz.”

'BU İNSANLAR İHMAL YÜZÜNDEN ÖLDÜ’  

Sadık Demir’in akrabası Sultan Demir de yaşananları unutamadıklarını belirtti. Yangında çok sayıda genç akrabasını kaybeden Sultan Demir, duygularını şöyle ifade etti:

“Hepsi gençti, hepsi bizim canımızdı. Bu tarlalar yeşerdi ama onlar geri gelmedi. Ne asker ne helikopter geldi. Üç köy tek başımıza kaldık. Eğer zamanında müdahale olsaydı, belki bu kadar çok can kaybı olmazdı. Bu insanları ihmal öldürdü.”

'YAŞADIKLARIMIZI UNUTMAYACAĞIZ’

Bayramların artık buruk geçtiğini söyleyen Sultan Demir, her özel günde mezarlıkları doldurduklarını, ama hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını vurguladı:

“Bir sene geçti ama ne acılarımız dindi ne de sorunlarımız çözüldü. On beş insan neden öldü, hala ortaya çıkaramadılar. Kimse cezalandırılmadı. Biz ölene kadar o günü unutmayacağız.”
         


        

OSZAR »